HAYDAR BAŞ IN KADINLARLA İLGİLİ GİZLİ DÜNYASI

 Meşhur Fadime Şahin, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı vakasının hemen akabinde şeyh efendiyi, bir siyasi partinin genel başkanı aradı. Şeyh onunla konuşurken yüzü korkudan sarardı, gözleri bir felaketi seyreder gibi iri iri açıldı. Ahizeyi kapatır kapatmaz olduğu yere yıkılıverdi. Kalp krizi geçirmişti. Hastaneye kaldırıldı, kendisine günlerce sonra gelebildi.
Bir gün ortaya çıkmasından, mahşer gününden korkar gibi korktuğu konuyla ilgili uyarmıştı onu telefondaki ses. "Haydar bey, bu Fadime Şahin olaylarından sonra hanımlarınla ilgili olarak seni gündeme getirebilirler. Kendine dikkat et." Bu uyarı bile şeyhin kalp krizi geçirmesine yetmişti. Şeyhin kadınlarla ilgili olarak gizli bir dünyası vardı.
Şu anda Haydar Baş’ın dört hanımı var. Kaç tanesini boşadığını Allah bilir. Bazı hanımlarının gerçek isimlerini kimse bilmez. Onlara kod adlar verir. Haydar Baş’ı kalp krizi geçirtecek kadar herkeslerden gizlediği gerçeklerden biri, boşadığı hanımlarının kontrolünden çıkıp sırlarını başkalarına anlatmasıydı. Nitekim, onun açısından bu kadınlardan biri kontrolünden çıkmıştı. Bu kadının adı Fatmaydı.
Fadime Şahin, Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz üçgenindeki ilişkilerin medyada tartışıldığı esnada, kimliği halen meçhul kişiler, Fatma hanımın evine gelmişler, ona Haydar Baş’la olan evliliği konusunda sorular sormuşlar. Kadının yanıtlarını da bir video kasetine kaydetmişler. Nedense bu kaset olayıyla ilgili olarak kamuoyuna hiçbir şey sızmadı. Kadın neler anlatmıştır? Bu kasete neler oldu? Bunlar halen karanlık. Bu olaydan haberdar olan Haydar Baş’ın o günlerde gözlerine uyku girmez. Bu kasetin medyada gösterilmesi düşüncesi bile onun mahvolmasına neden olmaktadır. O günlerden bu yana şeyhin en önemli korkusu o kasetin piyasaya çıkması ve kadın zaafının kamuoyunun gündemine gelmesidir. Gerçi kadını boşar boşamaz önlemini almıştır. Fatma hanıma bir deli raporu çıkartmıştır. Belki de kadıncağız gerçekten de ciddi psikolojik sorunlar yaşamıştır.
Eğer böyleyse, Allah bilir kocasının hangi insanlık dışı muameleleriyle karşılaşmış da ruhsal dengesini bozmuştur. Şeyh bu kadını boşadıktan sonra Ankara'ya göndermişti. Deli raporunun olduğu tarikattaki kadınlara duyurulmuştu. Bu nedenle de herkes ona, bir deliye davranır gibi davranıyordu. Fatma hanım, birdenbire Ankara'dan kayboldu. Bir daha geri dönmemek üzere İstanbul'a gönderilmişti. Fatma hanımın Ankara'dan kovulması, Emine kod adlı kızın hikayesiyle yakından ilgilidir.
Bu kızı, kadınlarla yaptığı toplantılarından birinde görmüş ve çok hoşlanmıştı. Onunla kısa dönem bir evlilik yapma kararı aldı. Bu nedenle Emine'yi, üç as hanımıyla birlikte yaşadığı eve götüremezdi, emine onun için şekeri bitince atılacak bir kızdı. Amacının gerçekleşebilmesi için evinin bulunduğu apartmandan eski karısının uzaklaştırılması gerekiyordu. Kendisini çok iyi tanıyan bu kadın, olacakları sezebilir, ortalığı karıştırabilirdi. Fatma hanım, Ankara'dan ayrıldıktan sonra şeyhin evinde Emine kod adlı kız görülmeye başlandı. Daha önce bu kız üniversiteli kızların kaldığı tarikatın öğrenci evlerinden birinde kalıyordu. Güya geçimsiz biri olduğu için şeyhin evinde kaldığı söylenmişti mürit kadınlara.
Söyleyende Fatma Kavak, yani şeyhin baş çöpçatanı. O yaz şeyh hep Ankara'da kaldı. Yaz bitince şeyh gitti. Kız da evden atıldı. Şeyhin dairesinin bulunduğu apartmana girmesi bile yasaklandı. Kız öğrencilerin kaldığı evlerden birinde barınmaya başladı. Emine, şeyhin evinde bir süre kaldıktan sonra büyük bir değişime uğradı. Artık herkesi hor görüyordu; kendine önemli bir kadın süsü veriyordu. Adı havalı kıza çıkmıştı. Okuduğu ilahiyat fakültesini bırakmıştı. Ailesinden hiç para alamadığı halde, yediğini kimse yemiyor, giydiğini kimse giymiyordu. Cebinde de bir tomar dolar hiç eksik olmuyordu. Emine'nin değirmeninin suyunun kaynağı... Şeyh, bu konuyla ilgili olarak, ilgili kişiye çoktan gerekli talimatı vermişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder