ŞEYHİN, KADIN VE KIZ MÜRİDLERLE SOHBETE ÖZEL İLGİSİ

Ankara'ya gelir gelmez yaptığı ilk iş, kadınlara sohbet edeceğini söylemek olurdu. En kısa zamanda da bayan müritler, şeyhlerini dinlemek için bir evde toplanırlardı. Başka randevularına hiç dikkat etmeyen şeyh, bayanlara sohbet etmek için kararlaştırılan saatte saniye bile geçirmeden geliyordu. Oysa zavallı erkek müritler saatlerce aralarda dolaşır dururlar ama şeyhlerin yüzünü bile göremezlerdi. 1987 yılında, tarikatın yeni yeni palazlandığı günlerde, şeyh Ankara'ya gece saat üçte geldiğinde bile hemen yeni bir kız öğrencinin tarikata katılıp katılmadığını sorardı. Yeni müridenin olduğu eve telefon ettirirdi.
Gecenin o saatinde üniversite öğrencisi mürideler uykularından uyandırılırdı. Bedeni kutsal olan şeyhin gelip kendilerini feyzlendirmesi için diz üstü çöküp beklemeye başlarlardı. As hanımlarından birini o zamanlar, bu evlerden birinde gözüne kestirmişti. Fatma Kavak'a işareti çakmış, o da kızın gönlünü etmişti.


Gecenin bir saatinde, şeyhin evlerine gelmesini yadırgayıp tarikattan ayrılmış kızlardan bir kaçıyla görüşebildim. Onlardan birinin anlattığına göre, Bahtiyar Kaş, o zamanlar kendilerine şöyle diyormuş: "Önce fiziksel bir yakınlık kurmalıyız ki, bu daha sonra manevi yakınlığa . dönüşebilsin. Aramızda fiziksel yakınlığı kuramazsak, Allah'tan aldığım feyzi size ulaştıramam."
O zamanlar, kimi mürideler, şeyhin karısı olan kadını cehennem ateşinin yakmayacağını söylüyorlarmış. Nedense şeyh, yalnızca kız müritlerini feyzlendirmek istiyor. Bunu o kadar çok istiyor ki, gecenin geç saatlerinde onları yataklarından uyandırtabiliyor. Şeyhin müridelerine öze! toplantıları amaçlarına uygun biçimde düzenleniyordu. Mürideler, halılar üzerine diz çöküyorlar, şeyh de görkemli koltuğuna kuruluyor, güya onlara dini öğretiyordu. Hep aynı klişe laflar...
Kesinlikle değişen bir şeyler oluyordu elbette. Yeni taze müride yüzleri. Şeyhe gösterilmek istenen bu kızlar, görevlendirilmiş kadınlar tarafından ablukaya alınıyordu'.
Bunlara deniyordu ki: "Sakın ha, şeyhimizin yüzüne bakmayın. Bakarsanız gözleriniz, onun nurundan kör olur." Tabii ki bu, şeyhin onların yüzünü rahat rahat seyredebilmesi için alınan bir önlemdi. Nedense evli ve güzel olmayan müritielerin gözlerinin kör olması umurlarında değildi. Onlardan bazılarının gözünden şeyh efendinin bakışlarındaki niyet kaçmamıştı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder